Formula1 ve Dünya Ralli Şampiyonası´nda 2011 sezonunun başlamasına artık çok az bir süre kaldı.Her sezon, yeni kural paketlerinin, tasarım örneklerinin, günışığına çıkan teknolojilerin, bazı eski bileşenlerin yeniden spora dâhil olmasına gebedir hep… Ancak yakın gelecekte bizleri bekleyen o kadar köklü değişiklikler var ki proje aşaması bile çok fazla ses getirdi.

Dünyayı etkisi altına alan ekonomik kriz, küresel ısınma ve çevre sorunları, petrol bazlı kaynakların daha tedbirli şekilde kullanılması durumlarının ortaya çıkardığı zorunluluklar sporun yönetici organı olarak Uluslararası Otomobil Federasyonu(FIA)’un -gerek pist, gerek ralli olsun- Dünya Şampiyonaları’ndan başlayarak tabana kadar yaymaya çalıştığı tedbir paketi artık kendisini iyiden iyiye hissettiriyor.

Bu tedbir paketlerinden son yıllardaki en büyük olanı Dünya Ralli Şampiyonası (WRC) için hayata geçti. Formula1 için de sessiz ama büyük adımlarla ilerliyor. WRC’de artık 2.0 litre turbo motorlar yerini 1.6 litre turboşarjlı motorlara ve önceki nesile göre daha az karmaşık bir yapıya bıraktı. Sporun yakın gelecek kurallarında ise tıpkı Süper 2000 kategorisindeki gibi otomobillerin bazı elektronik devrelerinin, vites kutusu ve bazı mekanik aksamların standart hale getirilip tüm otomobillerde aynı ürünün kullanılması böylece her üreticinin o sistemi ar-ge ve üretim çalışmalarının maliyetinin ortadan kaldırılması planlanıyor.

Öte yandan motor sporlarının, otomotiv dünyasındaki yeni trend olan “yeşil teknoloji” elemanlarını daha da ileri taşıyarak yeniden otomotive kazandırması hedefleniyor. Dünya Ralli Şampiyonası’nı yakından ilgilendiren bu gelişmeler şimdiden olumlu bir etki gösterdi ve BMW çatısı altındaki Mini markasını, Citroen ve Ford markalarının yanına üçüncü üretici marka olarak kattı. 2011 sezonunda mücadele edecek bu üç üreticiye gelecekte birçok üreticinin katılma planlarını gözden geçiriyor olması bu yeniliklerin maliyetleri düşürdüğünün somut bir göstergesi olarak kabul edilebilir.Bu duruma bir de motor sporlarının zirvesi olan Formula1 çerçevesinde bakarsak da orda da aynı tablo bizleri karşılıyor.

Kullanılan mevcut 2.4 litrelik V8 motorlar yerini 2013’ten itibaren 1.6 litre turbo beslemeli motorlara bırakacak. Bu değişiklik yine motor üreticilerinin motor üretme masraflarında bir azalmaya neden olacak. İlk olarak 2009 yılında kullanılan ve otomobilin frenaj esnasında ortaya çıkan atık enerjiyi depolayarak istediğinde pilotun ek performans olarak kullanması için yedekleyen Kinetik Enerji Geri Kazanım Sistemi (KERS) bir yıllık aranın ardından yeniden spora geri dönüyor. Sistem ar-ge ve üretim masrafları yüksek olduğu ve otomobile çok gözle görülür bir katkı yapmadığı için 2010 sezonunda kullanılmamıştı.

Ancak FIA’nın çevreci imajının sağlamlaştırabilmek adına sistem daha gelişmiş bir yapıda yeniden kullanılacak. Yakın gelecekte ise bu sistemin sadece bir üreticiden alınarak kullanılması da gündemde. Böylece üreticilerin de sistemi geliştirmek ve üretmek için harcadığı bütçenin küçük bir kısmıyla sistem anahtar teslim olarak satın alınabilecek. Zaten F1 takımları da böyle bir işleyişe hiç de yabancı değil.

Şu anda bütün F1 takımlarının otomobillerinde McLaren tarafından geliştirilen ve FIA tarafından onaylanan Elektronik Kontrol Üniteleri kullanılıyor. KERS’le ilgili olarak F1’den elde edilen geribildirimler de otomotiv piyasasına ve günlük otomobillerimize yansıyacak, sistem yakıt tüketimini düşürerek çevreye daha az CO2 salınımına katkıda bulunacak.

WRC’de gerisayım sürüyor

Dünya Ralli Şampiyonası’nda (WRC) yeni dönemin ilk sezonu yeni nesil 1.6 turboşarjlı otomobillerle 10–13 Şubat tarihlerinde koşulacak “İsveç Rallisi”yle start alacak.

Toplam 13 ayaktan oluşacak sezon Kasım ayındaki “Büyük Britanya Rallisi”yle son bulacak.Son yedi yılın şampiyonu Sebastien Loeb ve geçen sezonu Citroen Junior Rally Team ile geçiren Sebastien Ogier bu yıl Citroen World Rally Team adına Citroen DS3 WRC ile başarı kovalayacak.Mikko Hirvonen ve Jari-Matti Latvala yine BP Ford Abu Dhabi fabrika takımı adına Ford Fiesta RS WRC ile yarışacak.

Bu yıl Mini’nin de WRC’ye geri dönmesinin ardından 2009 IRC şampiyonu Kris Meeke’yle anlaşıp eski Citroen WRT pilotu Dani Sordo’yu da takıma katması şimdiden takımın performansı hakkında merak uyandırıyor. Geçen sezonki performansıyla dikkat çeken 2003 Dünya Ralli Şampiyonu Petter Solberg 2011 sezonu için Citroen DS3 WRC ile kendi takımı Petter Solberg WRT adına yarışacak. 2007 Formula1 dünya şampiyonu Kimi Raikkonen de Citroen Junior takımında geçirdiği bir yılın ardından Petter Solberg’in yolundan giderek Ice1 Racing World Rally Team adındaki kendi kurduğu takım ve Citroen DS3 WRC ile ikinci sezonuna başlayacak.

F1’de fırtına kopacak

Geçtiğimiz yıl belki de tarihindeki 60 yılın en heyecanlı sezonunu geçiren Formula1’de 2011 sezonunda yaşanacak mücadele bir anlamda 2010’dan daha sert geçecek.

13 Mart tarihinde Bahreyn ile başlayacak sezon 27 Kasım tarihindeki Brezilya GP ile sona erecek. Takvimin en yeni durağı olan Hindistan GP ise 30 Ekim tarihinde Yeni Delhi’de koşulacak. Yeni gelen kural paketleri, teknik değişiklikler FIA’nın gözünde en hızlı ile en yavaş takımların arasındaki farkı azaltacak gibi görünse de büyük takımlar yine sezon için gelişim eğrilerini hızla tırmandırıp sezon başında az(!) olması öngörülen farkı sezon için yine birkaç tur başına saniyenin üzerine çıkartacaktır.

Teknik yönetmeliklerin değişikliklerinde ilk göze batan farklılık uzun yıllardan sonra Bridgestone lastiklerinin artık F1’de yer almayışı olacak. Her ne kadar Formula1 yarışlarının 7 Mayıs 2011 tarihinden sonraki dönemde ülkemizde yapılıp yapılmayacağı belirsizliğini korurken Bridgestone lastiklerinin yerine spora Dünya Ralli Şampiyonası’ndaki faaliyetlerini sona erdiren Pirelli’nin girecek olması Türkiye’nin yine sporun içinde olması anlamına geliyor.

Çünkü F1 lastiklerinin tamamı İzmit’te bulunan Pirelli fabrikasında Türk mühendisleri ve Türk çalışanlar tarafından üretilecek. Böylelikle Dünya Ralli Şampiyonası’nda geçtiğimiz yıla kadar lastik üreten fabrika artık F1 için üretim yapacak. KERS’in spora dönüşünden yukarıda bahsetmiştik…

Hareketli arka kanatlardan sonra geriye kalan ve en çok merak uyandıran konu ise yaşanacak şampiyonluk mücadelesi olacak. Red Bull takımından Sebastien Vettel’in sezonun son Grand Prix’sinde şampiyonluğu kazanması –Ferrari’nin şampiyonluğu genç Alman’a hediye etmesi-, sonucunda bu sezon pistte aynı anda beş şampiyon pilotu (Michael Schumacher, Lewis Hamilton, Jenson Button, Fernando Alonso ve Sebastian Vettel) izleyebileceğiz.

Bakalım yeni şampiyonlar Red Bull ve Sebastien Vettel, Ferrari ve Mclaren Mercedes’in tecrübesine, Mercedes GP takımının hırsına ne kadar karşı koyabilecek.